Balık Mezatının Deniz Kokusu
Sonbahardan bir ayı geride bırakmak hızla tüketirken günleri, İzmir' de yazdan kalma bir hava yaşanıyor bugün. Eylül ayı okulların açılmasının ve sonbaharın gelmesinin yanında balık avlanma mevsiminin açıldığı günlerin de müjdeci ayıdır. Bir aydır abim ile balık hali ziyareti planı yapıyoruz. Egeli bir ailenin fertleri olarak sanırım deniz ürünlerine hayır diyemiyoruz, kök nedeni de adalı genlere bağlayabiliriz diye düşünüyorum. Bu aktivitenin en caydırıcı yönü ziyaret saati. Balık hali saat 04:00 te açılıyor ve iyi balıklar 06:30' a kadar iyice azalıyor. Bundan dolayı en önemlisi tatil günü erken kalkabilme motivasyonudur. Motivasyonun kaynağı deniz sevgisi, balık ilgisidir.
Hale vardığımızda yeni açılıyordu tezgahlar, güne başlamanın telaşı hissediliyordu. Gün henüz yeni umutların sabahına doğmamışken, balıkçı esnafının yüzünden satışa dair heyecan okunuyordu. Ferah ve temiz bir mekan olarak dikkat çekiyor hal ilk bakışta. Uygulanan yanlış yöntemler ve denetimsizlik olmasa, yurdumun deniz insanlarında, hatta sadece biraz duyarlılık olsa ekmek parası kazandıran nimete karşı üç tarafı denizlerle çevrili ülkemin üçüncü büyük şehrine bu hal küçük gelirdi. Şimdiki durum mu, oldukça ferah, sıkışıklık hiç yok maalesef, yani balık yeterli değil. Buna rağmen halde gezerken yavru sayılabilecek balıkların tutulduğunu ve satıldığını hatta alıcısı olduğunu büyük üzüntüyle gözlemledim. Bu ekmeğine saygısı olmayan ve bindikleri dalı kesenlere karşı en doğru davranış biçimi çok ucuz da olsa, olması gerektiğinden küçük boyuttaki balıkları asla satın almamaktır.
Balık halinin en keyifli olayı mezattır. Mezat balıkların kasayla ya da kiloyla açık artırmaya çıkarılmasıdır. Satıcı kasayı çevresindeki kalabalığın önüne atar ve fiyat söyler. Sizden bu fiyatın üzerine çıkmanızı bekler. Eğer kimse fiyat vermezse satıcının fiyatının altında fiyat sunabilirsiniz. Tabii burda iş satıcıya kalmış fiyat aşağıda olduğu için malı o an için satıştan geri çekebilir. Genelde de az yukarısı ya da altında satılır balıklar. Bu işin inceliği hali bir tur gezip fiyat araştırması yapmak, ardından mezatta almak istediğiniz kasaları belirlemek ve ona bütçenize uygun fiyat belirlemektir. Sonrası o kasayı takip etmek ve mezatta bu kasayı almaya çalışmaktır. Tabii bundan sonrası biraz zor, çünkü işin profesyonelleri balık satıcıları, restoranlar size göre çok şanslılar. Siz ancak onların bıraktığı ya da şansınızın iyi gittiği alımları yapabilirsiniz. Onlar hem işi biliyorlar, hem devamlı müşteri avantajına sahipler, hem de her balıktan her türlü para kazanabiliyorlar. Eğer onlarla mezatta rekabet etmeye kalkarsanız büyük ihtimalle pahalı balık alırsınız ya da eliniz boş dönersiniz.
Mevsimine uygun balık almayı tercih ederim. Bu dönemde zamanı olan en iyi balıklar barbun ya da tekirdir. Tabii aslında beklenen başka balıklar da var palamut gibi, maalesef balık, mevsimi de olsa yeterli çıkmayabiliyor. Yukarıda üzülerek belirttiğim sebepler bunda önemli derecede pay sahibi maalesef. Biz yukarıdaki tekir kasalarından birini not ettik, kovalayacağız. Tabii kalabalıkta istediğini takip etmek, beklemek ve sonra da kazanmak çok kolay değil. Sabır istiyor, zaman istiyor, en önemlisi de yeterince istemek gerekiyor.
Sonuçta balığımızı almayı başardık, balığımızı diyorum çünkü alana kadar onun için emek harcadık. Hem fiyatı hem de kalitesiyle beklentilerimizi karşıladı. Bir de üzerine güzel deniz levreği bulunca dayanamadık. Bir sonraki ziyaret içinde ön araştırmamızı yaptık, şimdiden alacağımız balıkları belirledik, lüfer şimdiden iyi bir aday olarak görünüyor.
Tam çıkarken gittikçe kalabalıklaşan alanda birinin adımla bana seslendiğini farkettim. Tanıyamadım demeye utanıyorum o an, neyse ki lafa devam ediyor, sen beni tanıyamadın ama ben seni iyi tanırım dedi. Muhsin Amca ile Sakız Teyzenin komşularının oğluymuş. Beni onlardan çıkarken görürmüş. Ben gidince Sakız Teyze üzülürmüş, tekrar geleceğim günü sorgularmış. Sayın okuyucu, konuya girdim hızlıca, tanımıyorsanız Sakız Teyzemi isminin üzerine tıklyarak tanışabilirsiniz, okuyabilirsiniz hüzünlü hikayesini. O zaman anlarsınız neden bu kadar çok sevdiğimi. Bana seslenen Deniz balıkçı teknesinde çalışıyormuş, gider gelirmiş Ege' nin öte yakasına. Gittiğinde de oturur bir kahvede çayını içermiş denizin ötesindeki memleketindeki yavuklusunu düşünerek.
Bir gün bakmış kahveci bir yaşlının elinden tutmuş. Zor yürüyor kadıncağız, getirmiş kahveye. Oturtmuş deniz kenarına, yaşlı teyzede derin hüzün. Bakarmış Deniz gibi karşı kıyıya, ama Deniz gibi hasret dolu değil acılı bakarmış. Deniz' in nedense ilgisini çekmiş bu yaşlı teyze, tanışmak istemiş. Teyzeye ismini sorduğunda Eleni cevabını alınca sarsılmış, yoksa Niko' nun Eleni' si mi? hani bu kahvenin sahbi olan. Eleni' nin gözleri ışıldamış Niko' sunun ismini duyunca. Sakız teyzem anlatırdı sizi özlemle diye başlayınca Eleni başlamış ağlamaya, hıçkıra hıçkıra. Niko' yu yolcu etmişler Muhsin Amcamın yanına. O günden beri siyah giyermiş Eleni, amansız hastalıkmış alıp götüren. O gittiğinden beri bakarım karşıya, niye yalnız kaldığıma içerlenir, bir an önce kavuşmak isterim Niko' ma demiş. O gün siyah elbisemi çıkarıp bembeyaz elbisemle sarılacağım ona diyerek sarılmış Deniz' e, sonu gelmeyen hıçkırıklarla. Deniz çok etkilenmiş, yol boyunca hissetmiş acıları taa içinde, beni görünce balık halinde yaşadığı duyguları benimle paylaşmak istemiş.
Eleni deniz gözlü kızı olmasının hayalini kurarken, Sakız Teyzemden sıcak kokuyu Deniz götürmüş denizin diğer yakasına, ordan da bana sıcak anılarla dolu bir selam getirdi. Balığı ağlatmamak için koyarken bardağa bir duble, Sakız Teyzeme hüzünlenerek ben ağlıyorum balığın yerine bu akşam. Bir kahvenin kırk yıl hatırında Sakız teyzemin pamuk saçları, özledim desem de biliyorum kelimelerin yetersizliğini.
Erkenden balık mezatına gitmek.. Evet kesinlikle büyük bir tutku ya da ekmek parası kazanma derdi gerektirir :)
YanıtlaSilKesinlikle, motivasyonun yoksa işkence olur. Ben paraya değil de kiloya çeviren kısımdayım :))). Teşekkürler..
Silİyi ki yaz demişim sana, fotoğraflar şahane! Gelmiş, görmüş ve gezmiş kadar oldum. Balık yemesini severim ancak bu yönünü hiç düşünmemiştim. Okurken, daha doğrusu fotoğraflarda çalışanları görünce aklıma ne geldi biliyor musun? Bizim 10 TL verip aldığımız, bir kaç saat içinde de tükettiğimiz balık nelerden, ne emeklerden geçiyor... Haksız mıyım?
YanıtlaSilÇok keyif verdi yazın Mehmet. Çok keyif aldım. Kalemine sağlık... Yaz böyle sık sık...
Beğendiğine sevindim arkadaşım. Aslında her işin mutfağında yoğun emek var, çoğu zaman bunun farkında olmayız. Daha da öncesi balığın tutulma aşaması da çok yoğun emek gerektiriyor.Kesinlikle haklısın. Çok teşekkürler, güzel yazılar okuyacağız birlikte.
Silah o kadar sevmiyuorum ki balığı. daha doğrusu yemeyi sevmiyorum. hadi et neyse, görmüyoruz da, balık böyle her şeyi ile servis ediliyor ya. yok yiemiyorum
YanıtlaSilBalık biraz radikal bir iyecek. Ya çok seviliyor, ya da hiç sevilmiyor. Ortası çok yok deniz ürünlerinin. Yiyemeyen için katlanmak biraz zor. Teşekkürler..
SilBalık çok sevmem ama sağlıklı olduğu için yerim. Tekir, barbun bulunca kaçırmam :) Balık mezatını duymuştum ama işleyişini bilmiyordum.
SilBalık sevilmese de sağlık açısından yararlılığı biliniyor, haftada en az iki kez tüketmeye özen gösteriyorumi yorum için çok teşekkürler..
SilBalığa bayılırım. Paylaşım için teşekkürler :)
YanıtlaSilYorumunuz için ben teşekkür ederim, ben de çok severim :))
SilÇok güzel bir paylaşım neden çünkü ben balık çok seviyorum birgün vejetaryen bile olsam balıktan vazgeçmem . Anlayacağınız yazınızın konusu tam benlik :)
YanıtlaSilBu arada yabancı biri değilim isim değişikliğine gittim merak ederseniz Bloğumda menü kısmındaki mimlere basınca size tanıdık bir mim gelir
Ne yalan söyleyeyim ben de çok seviyorum, yazının size hitap etmesine çok sevindim. Farkettim yabancı olmadığınızı, hayırlısı olsun yeni isminiz.
SilLüferler sarıkanat, sarıkanat çinekop, çinekop da istavrit boyutuna indi ne yazık ki.
YanıtlaSilEleni'nin hikâyesini öğrenmek de sabahın masalsı yanı olmuş.
Maalesef Handan, bu durum çok can sıkıcı. Kendi bindiğimiz dalı kesiyoruz. Teşekkürler...
SilBlogunuzun ismine yaraşan bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık!
YanıtlaSilKüçük balık konusuna değinmenizi takdir ettim. Avlanmamalı, satın alınmamalı. Nasıl da bindiği dalı kesiyor insanlar.
Çok teşekkür ederim. Küçük balık duyarlılığına toplum olarak sahip olmalıyız, deniz esnafı bu konuda maalesef çok duyarsız, ancak alıcısı olmazsa vazgeçebilirler.
SilBalıklar harika görünüyor 😊. Ben de deniz ürünlerinden vazgeçemiyorum.
YanıtlaSilKesinlikle harikalar, bendeki durum denizden babam çıksa deyimine yakışır :)) Teşekkürler..
SilHikaye de çok güzelmiş bu arada onu eklemeyi unuttum 😊
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, çok incesin, atlamamışın hikayeyi de.
SilHalde mezat olayını bilmiyordum. Eşim gider sık sık Ankara da ve kaç kasa istiyorsa alıp gelir. Tabi bizimki meyve sebze. Afiyet olsun o kadar uğraşmışsınız :)
YanıtlaSilSakız Teyze...ne hüzünlü bir hikaye, yorumumu yazıp ayrıntılı okuyacağım birazdan.
Teşekkür ederim, keyif aldığımı söyleyebilirim rahatlıkla. Hikayeyi okuduktan sonraki yorumunuzu merak etmedim desem yalan söylemiş olurum. Belki hikaye hakkında da bir yorum yaparsınız :))
SilHer türlü balığı yerim.Cok ama çok severim.Yazi tam benlik olmus:))
YanıtlaSilDeniz ürünlerine çok düşkünüm ben de, teşekkürler...
SilHal kısmı ilgimi çekmezde bir aralar balığa çıkmayı epey istemiştim. Yani büyük bir teknede gözlemci olarak, fotoğraf da çekecektim tabi ki
YanıtlaSilBalık tutmak sabır istiyor, sanırım o da pek bende yok. Hint Okyanusunda bile balık tutmayı beceremedim, balıkları iyice besledim :)) Teşekkürler..
Silsakız hanım beni etkiledi. barış manço'nun şarkısı vardı sakız hanım o aklıma geldi.
YanıtlaSilBeğenmeniz beni çok mutlu etti, teşekkürler..
SilBalık halinden güzel bir anıya... Yine beni mest ettin...
YanıtlaSilSevgilerle...
Çok teşekkürler, beğenmene sevindim. Teşekkürler..
SilHallerdeki o hareket canlılık hissi uyandırır daima bende.
YanıtlaSilKesinlikle. Arada bir insanları gözlemlemek için de büyük fırsat. Teşekkürler..
SilDenizi ilk defa 14 yaşında görmüş biri olarak ben de bayılıyorum deniz ürünlerine :)
YanıtlaSilBen de. Toplum olarak keşke gereken özeni gösterebilsek.
SilMerhaba, İzmir'de kurulan bu Balık mezatları beni benden alıyor. Balık almayacak olsam bile eğer bir mezata denk gelmişsem muhakkak seyrediyorum. İstanbul'da yaşadığım dönemlerde Beşiktaş'ta ki ve Kadıköyde ki Balık Pazarlarından geçmekte çok hoşuma giderdi. Urla İskele de ve Sığacıkta kurulan mezatlara bir çok kez katıldım, denizden babam çıksa yerim diyenlerdenim sanırım :))
YanıtlaSilGerçekten çok keyifli mezatlar. İstanbul balıkçılarındaki çeşitlilik de bir başka olur. Eşim İstanbullu, bir ayağımız orda. Ben de Kadıköy' deki balıkçıları çok severim. Deniz ürünleri malum Egeliyiz, deniz ürünlerine yarenlik eden mezeleri en iyi yapan topraklardayız :))
Sil