Son ve Başlangıç
Merhaba Sayın Okuyucu,
Uzun zaman oldu buralardan gideli. çok özledim sizleri. Bir pazar akşamı serinliğinde olmaktan mutlu olduğum yerde tuşlara basıyorum. Mutluysam neden uzaklaştım buralardan, bugünlerde o kadar çok sorunun cevabını bilmiyorum ki, tam olarak bunun da cevabını bilmiyorum. Klasik cevap vermek kolay değil mi, işe güce boğulmuştum. İkna oldunuz mu, ben olmadım. Çalışma hayatı denilen keşmekeşliğin tam ortasında piyonlardan biriydim. Kendi hayatımın şahı olduğumu bana unutturan iş hayatı. Yarından itibaren, derdim kendi hayatımın geride kalan günlerinin senaryosunu yazmak. Dur hemen endişelenmeyin, var bir kaç alternatifim önce kendime sunacağım ve kendimi ikna etmeye çalışacağım sonrası önce öz mülakat, sevdim bu tanımı, ardından adına kader dedikleri ama beni çok da ikna etmeyen bu kelime yerine kullandığım yaşamın akışının belirleyeceği senaryo bakalım beni nereye sürükleyecek. Her ne kadar senaryoyu kendim yazmaya çalışsam da biliyorum ki yine kendi yaşam hikayemin başrol oyuncusu olamayıp, figüranı olacağım. Biliyor musunuz endişe ile baksam da geleceğe en az o kadar da merak ediyorum, yaşamımın gelecek akışını yaşayarak okumak için sabırsızlanıyorum. Sahi merak ettim siz kendi yaşam hikayenizde ne kadar başrol oyuncususunuz, biraz düşünsen mi sayın okuyucu bu gece, ne dersin.
Ben uzun süredir hayatımda ikna olamıyorum, çalışma hayatımda 25 yılın sonunda geldiğim nokta bu. Siz buna şaşırdınız mı? Sanmam, son iki yıldır yaşadıklarım bana şaşırma duygumu da kaybettirdi. Şaşıramıyorum olan bitene, bu kadar da olur mu dedikten sonra ne duygular yaşadım neler gördüm. Bugün yazmak istiyorum ama soru cevaptan öteye ilerleyemiyorum üstelik ben bile cevaplayamıyorum sorularımı. Sürekli kafamda kavga ediyorum, kendimle, bana bu duyguları yaşatanlarla, hayatla tartışıyorum. Sahi bu kavgaları hiç kazanan var mı, yoksa siz kavga etmez misiniz beyninizin içinde sayın okuyucu. Bildiğim bütün silahları kullanıyorum, gerçi çok da silah tanımam ya, yine de sonuca ulaştırmıyor beni bu mücadele. Sanırım kazananı olmayan kaybedenleri değişmeyen bir mücadelenin en sıcak çatışmalarının ortasında sipersiz kaldım. Çalışma hayatının en önemli silahının algı oyunları, kişilik yansımaları, yönlendirmeler oyunlar olduğunu düşünen kişilik yoksunu insan müsveddeleri sözüm ona kazanmaya devam ediyorlar, ama çok üzgünüm sizin için gerçeği ben söyleyeyim kaybediyorsunuz, insani değerlerinizi, iyi bir insan olmanın fırsatını, güzelliğini kaybediyorsunuz. Bir gün oyun bittiğinde şah da piyon da aynı kutuda olacak ve artık oyun bitmiş olacak ve siz kötü olarak kalacaksınız. Akşamın ürpertisinde kendi derdimi bıraktım size üzülüyorum kötü insanlar, yine de şanslısınız bak sizin için üzülen var hak etmediğiniz halde. O saçma sapan sahte gülüşünüz geldi gözümün önüne nedense, ürperdim.
Yine yeni bir sonun başlangıcındayım, tam merkezinde ne yapacağımı düşünüyorum. Birileri gel diyor, sonra aynı birileri git diyor. Madem git diyecektin neden gel dedin. Bu hayatında hiç bir şekilde değişmeyen insanların farklı sonuçlar bekleme hayali, ne zaman sona erecek. Sistemi değiştirmek istiyorsan önce sen değişeceksin bunu anlamak bu kadar mı zor. Bunu anlamadıkça bu sistemin kaybetmeyenleri seni kullanıp yine kazandıklarını sanacaklar. Sen yine kaybedeceksin, onlar kazanırken aslında kaybediyorlar ve bunun farkında bile olmayacak kadar zavallılar ne yazık. Ya gel dediğin yine bir hayal kırıklığı, yine yeni bir son. Bir kez daha çalışma hayatında doğru olanı savunmanın işe yarayacağını düşünüp kaybedeni. Ben sıkıldım bu işten gerçekten, her seferinde yeşeren umutların sönen hayalleri. Sen mi farkında değilsin seni kukla gibi oynatıyorlar, yazık sana da. Ne kadar çok senden var çalışma hayatında, zavallı kaybedenler, iyi olma şansını kaybedip kötü kalanlar.
Aslında her yaşanan kötü değil, kızlarım, oğullarım, kardeşlerim var geride bıraktığım, hayatlarına bir nebze dokunabildiysem boşa gitmemiştir aylar, kelimelerin verdiği duygu yansımaları. Bu durumda hep bir umut vardır yarınlarda yeşerecek. Bir yerlerde hala yeni mücadeleyi bekleyenler olmalı, aksi halde yaşam devam ediyor olamazdı. Söylenecek çok kelime, yazılacak çok cümle var, bunları dilim döndüğünce anlatacağım gelecek günlerde. Bugün mü, yok keyfim uzun uzadıya anlatacak. Bir sıcaklık hissetmekti bugün ihtiyacım olan. Kahve dilimi yaktı ama kalbimin hissettiği acının yanında hissiz kalıyor. Kahvenin karanlığı akşamın karanlığına karışırken yaşamak bir görevdir yangın yerinde.
Yorumlar
Yorum Gönder