Yaşamdan Bir Sabah Kesiti

Şehir uyanıyor, yağmurlu geçen günlerin ardından güneş gülerek aydınlatıyor şehri. Islandıkları ve üşüdükleri için titreyen, sesini bile çıkaramayan can dostlarımız neşeyle varlıklarını hissettiriyorlar henüz uyuyan mahalleliye. Bakkalın kepenkleri açılıyor, henüz kendi yok görünürde. Alışamadım şu uzaktan kumandalı kepenk işine. Kepenk dediğin elle zorlanarak açılacak, hatta açılması için yardım isteyeceksin çayını çoktan demlemiş mahalle kahvecisinden. Neyse bakkal da göründü köşe başından. 

Asansörde bir hareketlilik var, üst kat komşumuz Fadime Teyze biraz rahatsızdı, ona mı bir şey oldu acaba.  Fadime Teyze, şimdilerde yaşını almış, gençliğinde yaşadığı yerin en güzellerindenmiş- bazen neşelenir de gençken çok canlar yaktım diye anlatır- çok tatlı bir teyzemiz. Kocasını erken yaşta kaybetmiş bir trafik kazasında. Fadime Teyzem kalmış daha henüz yaşamının ilk baharında iki oğlu ile. Hem o büyümüş hem de çocuklarını büyütmüş vakti zamanında.  Şimdilerde iş güç sahipleri, kendi yuvalarını kurmuşlar Allah nazardan saklasın. İşleri yoğun da pek gelemiyorlar ziyarete Fadime Teyzeyi, bayramlarda da ne yapsınlar tatil fırsatı derken özlüyor torunlarını bizimki, bazen bakıyorum göstermeden siliyor gözlerindeki iki damla yaşı. Güçlü görünmeye mecbur bırakılmış değer yargılarının insanları baskıladığı, yaşamak zorunda kaldığım dediği çevrede. İnsanların yaşamları hakkında söz sahibi olduklarını düşünen, aynı zamanda kendi hayatlarını yönetemeyen insanların sözümona cennete gitmek için başkalarının hayatlarına cehenneme çevirdikleri yerlerden birinden göçmüş gelmiş buralara. Dün de vardı, bugün de var, yarın bu kahve köşesi namus ikiyüzlülüğünün toplumdan silinmesi için kindar değil sevgi dolu, eğitimli nesiller yetiştirmek insanlığa dair en önemli görevimiz sayın okuyucu.

Asansöre binen Kamil Abiymiş. Lisede tanışmışlar Necla Abla ile. Sınıf arkadaşıyken tutulmuş bizim Kamil Abi, söyleyememiş. İyi arkadaşlarmış, korkmuş reddedilmekten malum ergenlik de var, o yıllarda ağır gelir gülümsemeler. Arkadaşlarından çekinmiş alay konusu olur diye, susmuş. Yıllar geçtikçe ne kadar anlamsız geliyor oysa. Her yaş, yaşandığı dönemdeki tecrübe birikimiyle yaşanılır güzellikte.  Öyle aylak falan da değilmiş, çok çalışkanmış, derslerinde epey başarılıymış o yıllarda. Kısmet denir ya fakülte yıllarının son günlerinde kader karşılaştırmış onları bir kez daha. Git gel, kız isteme, nişan, düğün evlenmişler. Önceleri biraz evliliğe şans verelim, gezelim, çocuk nasıl olsa olur demişler. Yıllar bu, akmaya başladı mı durur mu, çocuk düşünmeye başladıklarında biraz desteğe ihtiyaçları olduğunu öğrenmişler gittikleri doktordan, tedavi süreci derken biraz geç olmuş. Geç olmuş da ikiz olmuş, yaş kemale ermiş, çocuklar iki tane. Valla ben bile izlerken onların koşturmalarını görüp, yoruluyorum. Ne de olsa ben de eskisi gibi gençliğimin ilk dönemlerinde değilim, yaşım 30+,  uzun sayılabilecek yıllardan beri. Fadime Teyzeyi merak edince  hızlıca kapıyı açtım endişeyle,  asansöre binen Kamil Abiyle yüzyüze geldim, çocuklar uyanmadan sıcak ekmek alayım dedi gülümseyerek. Abi dedim sana zahmet bir tane fazla al , Fadime Teyzeye verelim, hasta kalkamaz şimdi. İyi düşündün diyerek gitti.

Tam kapıyı kapatıyordum, bizim Sedat koştu geldi yanıma. Erol Abinin kızı bebek bekliyordu, doğum yapmış. Kahve göndermiş komşulara, sabah kahvesini, yaşama sırasını alan küçük yavrumuzun hediyesiyle yapayım da evimiz güzel bir kahve koksun. Yaşam olması gerektiği gibi akıyor. Kimi zaman seviniyoruz bir habere, kimi zaman da üzülüyoruz. Geride bıraktığımız yıllara dönüp baktığımızda her duyguyu yaşadığımızı görüyoruz o yıla dair. Yaşam sırası sende küçük bebek, seni bekliyor tüm yaşanacak duyguların. Hoşgeldin, hem sen biliyor musun ki ben, senden ve akranlarından çok umutluyum. Bizim nesilin baskılara boyun eğen makus talihini sizin kuşak sorgulayarak, anlayarak değiştirecek. Bizler sebat diyerek bize yapılan tüm baskıları, tüm anlamsız talepleri sorgulamayarak, tüm haksızlıklara sesini çıkarmayarak kabullenen nesil, bir önceki dönemin eylemsellik ve sorgulayıcı emanetine sahip çıkamadık. Susturdular siyaseten bizim nesili, iş hayatında sesimizi çıkaramaz hale getirdiler haksızlıklara karşı. Sonra ne yaptılar küçüğüm biliyor musun, düşünen topluma düşünmeyi unuttturdular, saçma sapan televizyon programları ile de iyice uyuttular. Sizler hiç bir konuda sorgulamadan önünüze konulanı kabul etmeyin, önce mantıklı bir açıklamayla ikna etmelerini isteyin, sormaktan, hak aramaktan çekinmeyin. Yaşam sırası sende..

Güneş iyice ısıttı odamı pencereden süzülerek. Oğlum sınavda, Beyaz Yakalı olmak için üniversite sınavına hazırlık yapıyor. Yıllardır okula gidiyor, emek veriyor. Daha da çok çalışacak kazanmanın mı daha zor, okumanın mı daha zor, sonrasında iş bulmanın mı daha zor olduğunu benim bile hala bilemediğim bir kariyer hatta daha da basiti yaşamını sürdürmek için para kazanacağı gelecek için. Eğitimin, öğretimin bu kadar değersizleştirildiği başka dönem olmuş mudur, bilmiyorum. Belki de olmuştur yaşam zaten döngü değil mi, hep aynı olaylar farklı kimliklere bürünerek tekrar tekrar çıkmıyor mu o dönemin yaşayan insanlarının karşısına. Ders almak da neymiş, geçmişten sadece kahramanlık öyküleri alınır, olumsuzluklardan ders alınmaz sayın okuyucu. Biz de her ebeveyn gibi canımızın parçasının  bir Beyaz Yakalı, büyüklerimizin bizim için kullandığı tabir olan okuyup adam olması için emek harcadığı yolda destek oluyoruz. Ben de hava güzel onu sınavdan alırım, gelirken de fırına uğrarım diye çıktım evden. Geçerken kanarya sevenler derneği yazan bir yer gördüm, çok kalabalık içerisi. İçlerinden biri en önde elinde sarı bir kanarya var, karşısındaki dinleyenlere bir şeyler anlatıyor. Herkes de sevgiyle bakıyor, aslında sevgiyle bakmalarını diliyorum anın ortasında. Yoksa duydum ki kuş satıp alınıyormuş, adamın yaptığı kanaryayı pazarlamak aslında,  en azından aldıklarına iyi davranıyorlardır umarım, onun bir can olduğunu unutmayarak. 





Fırının önünde sıcak ekmek kuyruğu var, bir de bu sıranın yanında bekleyenler sırası. Askıda ekmek benim çok önemsediğim bir uygulama. Zaman zaman uygulamada aksaklıklar görülse de, uyanık fırıncı sıcak ekmeği değil de soğuk, biraz şekli bozuk bazen de yanmış ekmeği assa da kendince sorunlu ürününü aynı paraya satmış oluyor, güzel bir yardımlaşmaya aracılık ediyor konunun özünde. Bir de bekleyenlerin bencilce davranıp eşitlikten ziyade, yediz sekiz ekmeği biriktirmeleri var ki ihtiyacı olup da gurur yapan için biraz daha sıkıntılı oluyor bu bekleme süreci. Ben şahsen askıya demiyorum alırken, ayrı ayrı iki ekmek deyip aldığım fazla olanı sessiz köşede elinde ekmek olmayana veriyorum, elindeki poşette beş ekmek olduğu halde altıncıyı bekleyene değil. Bugün pazar, ekmek veren çok olur, gevrek de alıp koyuyorum ekmeğin yanına. Bu tarz paylaşımları çoğaltalım, özellikle kışın soğuk günlerinde çorba, ekmek gibi paylaşımlara duyarlı olalım. Yaşam kendi döngüsünü kurarken herkese adil olmadığı gibi değişkendir de aynı zamanda. Yarın kim hangi konumda olur aynı sahnede bilinmez.


Günlerden pazar, güneş yüzünü göstermiş, bir bebek daha gelmiş dünyaya bizim çevrede, evde kahve kokusu sıcak ekmeğin kokusuna yarenlik ediyor. Yılın ilk günleri, umudu yeşertelim, sevgiyi esas alalım sayın okuyucu.







Yorumlar

  1. Ne kadar sıcak bir öykü sevgi dolu çoğalsın sevgi ve iyi niyet umarım ki

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, sevgiyi çoğaltalım hep birlikte. Bu bizim geleceğe dair sorumluluğumuz.

      Sil
  2. Güzel bir yazı beğenerek okudum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmenize çok sevindim, teşekkür ederim.

      Sil
  3. Ne kadar güzel komşuluk ilişkileri.Çok zor bulunuyor artık.Aynı katta oturanlar birbirini tanımaz oldu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Modern çağ dedeiğimiz insanı yalnızlaştıran bu yıllarda maalesef gerçek bu. Komşular birbirini tanımamayı tercih ediyor, oysa komşular en yakınımızda olanlardır. Teşekkürler..

      Sil
  4. Evinizdeki sıcak ekmeğin ve kahvenin kokusu hiç eksik olmasın. Yeni bireylerin katıldığı çoğalarak mutluluğun en güzelini yaşayacağınız nice yıllara
    Yine harika bir yazı. Taze ekmek kokusu burnumda askıda ekmek bekleyenler gözümün önünde offf ki ne offfg

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu güzel ve içten dilek için çok teşekkür ederim, amin hepimizin evinden eksik olmasınlar. Beğenmenize çok sevindim, yaşamın içinden kesitler verebiliyorsam ne mutlu bana.

      Sil
  5. Yanıtlar
    1. Ben de bu güzel yorumu çok sevdim, teşekkürler..

      Sil
  6. Herkesin apayrı bir hayatı var.Yazdığınız insanları hayatlarını okurken kendi hayatım üzerinde de düşündüm.
    Şu kumandayla açılan kepenkleri de bilmiyordum,baya eskide kalmışım sanırım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her birimizin farklı hayatlarının kesişim noktaları da yaşam alanlarımızın yansımasını oluşturuyor. Etkileşim yaşam boyu devam eden süreç, değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim.

      Sil
  7. Ankara çok soğuk malum. Yazınız içimi ısıttı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İzmir de soğuktu bu aralar, sıcak yorumunuz için ben teşekkür ederim.

      Sil
  8. Bırakın komşulukları adeta dostlukların derinden yaşandığı bir apartman ve sımsıcak bir mahalle kokusu aldım yazınızda. Pek kalmadı böylesine birbirini çok iyi tanıyan, seven, tarafların birbirlerine ağabey, abla, kardeşim sözleri ile seslenen insanlar. Çok sevindim senin adına sevgili Mühendis bey..

    Soğuk buz gibi metropollere mahkum kaldık maalesef. Yakın çevresinden karşılık alamayan kadim insanımız çareyi kafelerde, avm'lerde arıyor. O bildik masum sevimli aile ziyaretleri alarm veriyor. Toplum çürüyor.

    Ebevenyler dört duvar arasına mahkum çocuklarının bu olumsuz döngüden etlilenmemeleri için, onları binlerce liralık masraflar yaparak sosyalleşmelerini sağlıyorlar. Daha acısı başardıklarını sanıyorlar. Zira çocuklar yoğun dersler ve bir dizi kurslar yüzünden daha da köşeye sıkışıyorlar. Odalarına kapanıp ya telefon ya da tablete mahkum oluyorlar. Konuşamayan, kendini ifade edemeyen ama iyi piyano ve keman çalan, çok nefis bale yapan bir nesil geliyor ne yazık ki?


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben oturduğum yer konusunda biraz şanslıyım. Öncelikle doğduğum mahallede yaşıyorum. Tüm çocukluğumu ve gençliğimin ilk dönemini bu mahallede geçirdim. Mahallenin ekmek fırını babamındı, bu da benim mahalle sakini olarak tanınmamda önemli etken. Şimdi oturduğum apartman henüz yokken burada tek katlı evler varken sokağın bakkalı abimdi, ve ben yaz tatillerinde dükkanda olurdum. O evler apartman oldu, ve o evlerin sakinlerinin apartman dairelerine dönüştü evler. Bir kısmı sattı, bir kısmı göçtü gitti bu dünyadan çocukları kaldı buralarda, bir kısmı da hala apartman sakini. Ben de evlendikten sonra apartmandan ev alınca, eski komşularımıza, ekmek sattığımız, veresiye defteri sakinlerimizin komşusu olma avantajını yakaladım. Özellike eski esnaf tarafından babamın oğlu olduğum için çok sevilirim. Bir nebze doğduğu yerde ölenler sınıfına girdim yaşadığım yerden kısa süreli uzaklaşıp evlenip döndükten sonra. Oturduğum semt çok merkezde olmasına rağmen mahalle kültürünün dönüşmesiyle şekillenen, siteleri olmayan merkezde biraz sıkışık eski şehir. Annem ve kardeşlerim de aynı mahallede çok şükür. Aile olarak bir aradayız hala, babam eksik sadece :((. Bir de artık mahalle esnafı değiliz, ben dahil sonraki nesil esnaf değil ,beyaz yakalı. Güzel yorumun ve katkın için çok teşekkürler, her zamanki gibi dolu dolu bir yorum.

      Sil
  9. Her kapı başka bir hayat, di mi Mehmet? Valla yazdıkların su gibi aktı, gerginlikten ağrıyan başımın ağrısı yatıştı. Ama daha sık yaz, kızıyorum bak!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hepimiz farklı hayatlarımızı yaşarken kendi senaryolarımızda, farklı hayatların da misafir oyuncuları oluyoruz dönem dönem. Kızma kızma bu sene daha çok yazma hedefim var. Bakalım yaşam akıp giderken bana ne roller verecek.

      Sil
  10. Komşularımızı tanımalıyız sizin gibi, hasta mı var yardım için vs. Belki çok katlılarda zor olabilir herkesi tanımak ama en azından en yakındakileri, belki birkaç kat yakınımızdakileri :) Özellikle yanlız yaşayan sakinler var etrafta. Hani şu kimsesi olmayıpta ölüsü kokudan dolayı günler sonra ancak farkedilenler var :(( Kimse yanlız kalmasın.
    Oğlunuza başarılar diliyorum, umarım istediği bir bölüm ve sonrasında kendi alanında bir işe kavuşur. Şimdilerde bu çok zor çünkü.
    Askı da ekmek çok nadir yerlerde var çevremde. Her ne kadar güvenemiyorsam da elimden geldiğinde ben de katkıda bulunmaya çalışıyorum. Keşke ihtiyacı olana gitse diyerek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorum ve katkınız için çok teşekkür ederim. Aslında hepimiz aynı süreçleri yaşayan insanlarken, duyarsız olmayı ben yoğunlukla geçiştiremiyorum. İnsan çevresine duyarlı olmalı. Güvenmeli ki güvenilsin. Oğlum hakkındaki güzel temennileriniz için de çok teşekkür ederim. Umarım mutlu olacağı bir işi yapar, mesleği seçer. İhtiyaç sahipleri gittikçe artıyor, çoğu da gururundan saklıyor. Oysaki aynı süreci bizlerin yaşamaması için hiç bir garanti yok, tıpkı onların yaşamasının sebebi olmadığı gibi. Elbette buna etken olan altyapıda bir takım hatalar var, ancak bunun dışında her etken de kişisel hatalardan kaynaklanmıyor. Umarım herkes sevgi dolu olur toplumumuzda.

      Sil
  11. Akıcı sıcacık bir öyküydü:))) Yardımlaşma, komşuluk, askıda ekmek hepsi de çok güzel :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu hisleri verebilmek benim adıma çok sevindirici. Çok teşekkür ederim.

      Sil
  12. Bazı dairelerin sahiplerin kaybıyla azalsak da şimdilik bizim apartmanda da sizin apartman sakinlerinin ilişkisi kadar olmasa da komşuluk var. İyi insanlarla komşuluk harika bir duygudur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Allah komşularımızı eksik etmesin, komşular çoğu zaman aile üyelerinden bile daha yakındır. Teşekkürler..

      Sil
  13. Okurken sanki Muzzaffer İzgü'den bir pasaj okuyormuş gibi hissettim :') Çok da etkileyici yazmışsın, okuyunca aklıma direkt o klişe şarkı sözü geldi "biz büyüdük ve kirlendi dünya" Ellerine sağlık, çok güzel bir yazı olmuş :')

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel yorum, çok teşekkür ederim. Madem biz büyüdük ve kirlendi dünya, evimizin önünü süpürmek de bizim sorumluluğumuz :)

      Sil
  14. Ne sıcak bir yaşamdan kesit olmuş dizi film izler gibi okudum.
    Keşke Fadime teyzenin çocukları ve torunları onunla daha çok ilgilenseler,yaşlı insanlar daha çok ilgiye ihtiyaç duyuyorlar.
    Oğlunuza sınavında ve gelecekteki eğitiminde başarılar diliyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel ve motive edici yorumunuz için çok teşekkür ederim. Aslında konunun özü yaşam döngüsü içerisinde her bireyin aynı yaşları yaşayacağını düşünürsek büyüklerimize karşı biraz daha sevecen olabiliriz. İyi dilekleriniz için de teşekkürler..

      Sil
  15. Harika bir yazı olmuş. O sıcak ekmeğin ve kahvenin kokusu buraya kadar geldi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler, ne güzeldir emekle yoğrulmuş ekmeğin kokusu.

      Sil
  16. ''Fırının önünde sıcak ekmek kuyruğu var,'' sanırım buna benzer bir yazınızdı ilk okuduğum ama onda ramazan ramazanı anlatmıştınız ve sanırım millet pide kuyruğunda idi . Tam hatırlamıyorum sanırım size ait bir yazıydı ve çok beğenmiştim. :)) demek istediğim bu da onun tadında olmuş. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanın babası fırıncı olunca ister istemez hayata bakışına, dolayısıyla yazılarına da yansıyor sanırım :)) Evet, Ramazan yazımda pide kuyruğu vardı, beğenmenize çok sevindim. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim.

      Sil
  17. Şu ekmek fotoğrafı yazıyı okuyanların iştahını açıyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, fotoğrafı değiştirmek lazım :))

      Sil
  18. Tavuk suyuna çorba tadında, sıcacık bir hikaye olmuş 🙂

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumun çok hoşuma gitti, tavuk suyuna çorba tadında :)) Teşekkürler..

      Sil
  19. sımsıcacık eski mahalle komşuluğunu hatırlatan bir hikaye
    kaleminize sağlık
    sevgi, hoşgörü hep olsun hayatımızda

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anahtar sözcük "sevgi" hayatlarımızdan hiç eksilmesin. Geleceği kindar gençlik değil ancak ve ancak sevgiyle kodlanmış gençlik inşa edebilir. Teşekkürler..

      Sil
  20. Miss gibi bir Türk kahvesi ve fırından yeni çıkmış tazecik bir ekmek kokusu, gecenin bu vaktinde burnumun ucuna kadar geldi. Bu duyguyu hissettirdiniz. Müstakil evlerin, bakkalların, manav ve kahvehanelerin olduğu o küçük mahallelerde, ne güzeldi komşuluk ilişkileri; içten ve bir o kadar da samimi. Apartmanlar, siteler derken şimdi bir de residence türü yaşam alanlarında, ne mümkün böyle sıcak ilişkiler !. Keyifle okudum yazdığınız hikayeyi. Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsan kalabalıklaştıkça yalnızlaşıyor. Bakkallar markete, kasaplar et galerilerine, berberler saç şekillendirme galerilerine, evler apartman dairelerine, komşular apartman yaşayanlarına dönüştü. Peki ya biz? İnsanoğlu neye evriliyor?

      Sil
  21. gözümde canlandıra canlandıra okudum yazınızı. Ne güzel bir mahalle ve ne güzeel bir anlatım. Rabbim hepimizi iyi ve güzel insanlarla karşılaştırsın. Ve çocuklarımızı emeklerinin karşılığını alabileceği ve devletine,milletine hizmet edebileceği işler nasip etsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin inşallah, Allah hepimizi, çocuklarımızı iyi ve güzel insanlarla karşılaştırsın. Emeğin karşılığı alabilmek, bu konuda söylenecek çok söz var aslında da amin diyelim. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim.

      Sil
  22. Sıcacık bir yazı yüreğiniz ve elleriniz dert görmesin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O sizin bakışınızın güzelliği, asıl ben güzel yorumunuz için teşekkür ederim.

      Sil
  23. Kendine hayrı olmayan insanların sözümona cennete gitmek için başkalarının hayatlarını cehenneme çevirmesi tespitini çok yerinde buluyorum. Ama umutluyuz, sevgi dolu bir nesil gelecek...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef, bu cümlenin hiç olmamasını isterdim. Keşke herkes bir başkasının yaşamında hak iddia edip de, sınırlarını aşmasa. Herkes kendi yaşadıklarından sadece kendisi sorumludur, yetkilidir. bu zihniyetle mücadele edebilmenin tek yolu çocuklarımızı sevgiyle büyütüp, sevgi temelli geleceğe bir tuğla koymaktır. Sevgi çoğaldıkça nefret azalacaktır. Teşekkürler..

      Sil
  24. içinden sevgi geçen bir yazı olmuş, teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için teşekkürler, sevgilerle..

      Sil
  25. İnsanı düşündüren cümleler,harika bir yazı olmuş gerçekten,emeğinize sağlık..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazı hakkındaki düşünceniz beni çok mutlu etti, teşekkürler..

      Sil
  26. Hayırlısı olsun inşallah sınavda! 😊😊 Umarım kolayca geçer bu sene de emeklerinin karşılığını alır🌟

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşallah, güzel dilekleriniz için çok teşekkür ederim.

      Sil
  27. Çok huzurlu bir sabah olmuş, böyle sabahları severim. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle, ben de severim. İnsanın hayatında huzuru bulması çok öenmli, bu konuda şanslı hissedenlerdenim.

      Sil
  28. İçimizi ısıtan, profesyonellik kokan harika bir öykü olmuş abi. Devamı gelmeli. Kaleminize kuvvet...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Motive edici güzel yorumun için çok teşekkür ederim, bu sene daha aktif yazacağım.

      Sil
  29. soft ve soğuk bu günlerde elektrik sobası gibi ısıtan hümanist yazı olmuş. güzeldii. oscar adayı 1917 filmini izlerken, bir savaş filmi, iyi oldu yumuşattı filmi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel bir yorum, sevindim. Filmi ben daha izlemedim, ben de izleyeyim. Çok teşekkürler..

      Sil
  30. Sıcacık ekmek kokusu burnuma geldi. Bir günde hayatta ne çok şey oluyor ☺️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayat ne güzel sürprizler çıkarıyor , günden arta kalanlar keyif veriyor, bazen olumsuzluklar içerse de. Umarım her zaman renkli geçer. Çok teşekkürler..

      Sil
  31. Ekmek kokusu ve kahve kokusu; biri karnı tok tutar, biri gönül yapar. Benim amcam rahmetli fırıncıydı. Sıcak ekmek kokusunu bilenlerdenim. Rahmetli babaannem de kahve tiyakisiydi. Beni bebekliğimde kahveyle beslerdi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekmek ve Kahveyi ne güzel tanımlamışsınız. Katkınız için çok teşekkürler..

      Sil
  32. betimlemelerini ve bazı detayları çok sevdim :)) kalemine sağlık

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar