Büyük Altay'ın Dönüşü

Bir türlü haftasonu gelmiyor, çocukluktan kaldı bu his bende. Heyecanla beklediğim anlar için hep yatçaz kalkçaz yatçaz kalkçaz gelecek diye avuturdum kendimi. Cumartesi günü ilk sevdam, henüz çocukken deli gibi tutulduğum aşkım için çok önemli günlerden biri. 

Henüz dört yaşlarındaydım, tanıştığımızda. Abim elimden tutup götürmüştü. Benim küçük bedenim için çok büyük bir yapıydı önünde beklediğimiz. Herkes aynı renklerde giyinmişti. Ellerde bayraklar vardı, kafalarda ise genellikle kartondan alelade yapılmış bir başlık, adına şapka denilebilirdi ama en basit hali.Yıllar boyu en sevdiğim şapka hep kartondan kıvrılmış o şapka oldu. Çok kalabalıktı ve oradaki herkes birbirini tanıyordu. Hep birlikte bir ahenkle bağırıyorlardı. Hatta omuz omuza zıplıyorlardı. İlk izlenimlerim buydu gittiğim ilk maçtan.




Bu akşam bazı anekdotlar düşüyor bilinçaltımdan. Sizin bugünlerde ünlü bir teknik direktör olarak tanıdğınız vefasız Çeşmeli B.Mustafa korner atmaya geliyor, tribünler ayakta sanki penaltı atıyoruz. Sevinmeye hazır herkes, gol de oluyor. Zagor kafası sarılı, stresten ölüyoruz, zor maç  düşüyoruz. Maç böyle bitemez diyor Oya ablamız, Zagor vuruyor kafayı goolll, sarmaş dolaşız tanımadığım bir sürü abimle, amcamla. Altay adeta Türk futbolunun futbolcu fabrikası o yıllar. Gencecik çocuklar henüz ayakları titreyerek çıktıkları Altay Alsancak Stadı'ından Türkiye' ye mal olan yıldızlar oluyorlar. İsimler saymakla bitecek olsa hepsini saymak isterim, isimleri unutmaktan korkuyorum. Tamam bir kaç kişi sayayım, ama saymadıklarım yer kısıtımdan isminizi unuttuğumdan değil. Hepiniz unutulmazsınız. B. Mustafa, Varol, Ayfer, Ümit, Erdi, Turgut, Zafer, Reha, Gökhan, Necati, Okay ve hala takımın formasını taşıyan Altay'ın çocuğu İbrahim Akın. 

En çok da saygıyı öğrendim bu tribünde, büyüklerin sözünü değerini öğrendim. Hiç tanışmasam da Mazhar Zorlu, Erdoğan Tözge, Esin Özgener, Rıdvan Burteçin, Hanri Benazüs büyüklerimizin sözünün üzerine söz söylenmeyeceğini öğrendim. Sporun ahlakını öğrendim, bir yerde haksızlık varsa ona dik durmayı öğrendim. Takım için emek harcayan eski futbolculara nasıl sahip çıkıldığını öğrendim. Yine bir anekdot, takımın yıldızı bir nedenden dolayı ayrılıp Aydınspor' a gitmiş. Tribünler rakip oyuncuya "Reha gol gol gol" diye bağırıyor. Gol atsa biz yiyeceğiz, vefa böyle bir şey işte.

Yıllar boyu bir çok maça gittim. O ilk lezzet hep damağımdadır, bir çok arkadaşım oldu tribünlerden tanıdığım. Bazılarıyla hiç tanışmadığımız halde , yıllar boyu o kadar çok ortak paydada buluştuk ki, kimi zaman şampiyonlukla taçlandırdık paylaşımlarımızı, kimi zamanda sahadaki futbolculara aldırma Büyük Altay diye bağırdık hep birlikte, küme düşmenin acısıyla. Çoğu zaman sevinçten sarmaş dolaş olduğumuz gönül dostlarımızla bitiş düdüğünden bir dahaki başlangıç düdüğüne kadar görüşmedik. Ama yıllar bana şahsen tanışma fırsatı bulamadığım ne Murat abiyi, ne Sambayı, ne Sarı Erol'u ne de Eftal abiyi unutturdu. Bazen Göksel'le çoştuk, bazen Murat ile, Deniz ile, Aytaç ile. 

Ardından haksızlığa uğradığımız yıllar başladı, siyasete girmek istemediğimden burada anlatmayacağım. Ancak uzun bir süredir İzmirli olmak bir şeyi beraberinde getiriyor, dik durabilmek. Birileri cezalandırdıkça daha da dik durmayı öğreniyorsunuz. Stadınızı gelip yıkıyorlar, sözüm ona senin şehrinin insanlarının başkentteki temsilcisi, senin yenildiğin finalde telefon açıp liderine kazandık diyebiliyor. Hatta şehrinin mülki amirleri asla sana destek olmıyor, yerel basını haber bile yapmıyor. Yapsa da bunu daha da kötülemek adına yapıyor. 




Sonra bir umut doğdu, en dipteyken gencecik bir el, elini taşın altına koydu. En çok da Özgür Başkanım haketti bu şampiyonuğu, kolay mı gencecik yaşında büyük bir camianın neferi olmayı seçmek.  Gecesini gündüzüne kattı, güneş gibi doğdu. Büyüğümüz rahmetli Erdoğan amcamızın söylediği gibi " Büyükler ölmez, Atatürk öldü mü ölmedi, Büyük Altay da ölmez". Ölmedik, doğuyoruz tekrar. Geçen yıl başlayan eski muhteşem günlere dönüş serüvenimiz, bu cumartesi ikinci bölümüyle ulu önderimiz Atatürk' ün ismini taşıdığı stadyumda devam edecek.  Biz Murat Abiyle, Eftal Abiyle, Aytaç'la sarmaş dolaş olacağız ve yine tanışmamış olacağız. Taa ki gelecek seneki finalin sonuna kadar.

Yatçaz kalkçaz, yatçaz kalkçaz ve güneş doğacak kordon boyunda. İzmir' de şölen var cumartesi akşamı, boynumuzda atkılarımızla orda olacağız, kim bu derseniz "O bi Altaylı". Tanışmasak da gelin bir kahve içeriz birlikte şampiyonluk tadında.







Yorumlar

Popüler Yayınlar