Mahremiyet

Son günlerin en çok konuşulan konusuna bir de ben dokunmasam eksik kalmaz mıyım.  Kendi tarzımla bir anlayayım meseleyi, size de anlatırım dedim. Dedim demesine de konu çok karışık.  Herkesin bir fikrinin olduğu ama fikirlerin çoğu kez fikir sahibiyle çeliştiği bir durum var ortada. Malum dava mahremiyetin tam ortasında gündemi oluşturdu son günlerde.

Sosyal medyanın sınırları içerisindeki mahremiyetten gerçek dünyadaki mahremiyete geçerken, anladım ki sanl dünya gerçek hayatımızdan her geçen gün daha çok pay alıyor.. Peki günlerdir neler oluyor, mahremiyetin ihlalinin tartışıldığı platformda bir kişinin savunması tüm mahremiyetiyle sergileniyor. Öyle yargılama gizliliği falan değil aynı şekilde kısasa kısas. Sorgulayan soruyor, "Bu hafta herhangi biriyle mesajlaştıysanız bizimle mesajlaştığınız kişilerin adlarını paylaşır mıısnız,?". Sorgulanan "Burda aleni bir şekilde yapmayı tercih etmem" diyor, belli ki mahremine dokunulmasından rahatsız oluyor. Sanal dünya yıkılıyor aynı anda senatorün sözü son sözmüş. Bir grup da tam tersi son sözü yargılanan söyleyecek diyor, mesajlaşma karşılıklı iki tarafın  birlikte karar verdiği ve uyguladığı eylem değil midir?. Adam bu cevabı veriyor mu hayır, ama gerçekliğini sanalda yaşayan çok kişi var bu soruya muhatap, onlar verdi bile. Sen niye düşünemedin, bir de koca sermayeyi yönetiyorsun, kendine çekidüzen ver, biz de sana güvenip mahremiyetimizi emanet ediyoruz.

Şimdi gelelim sadede. Bir tarafta bir kitle var ki her şeyin çok da gerçek olmadığı bir dijital dünyada bilgilerinin gizleneceğini sanan ve tüm mahremiyetini gözler önüne seren, başkasının mahremiyetine her daim önem veren çok masum kitle. Sanki gerçek hayatta bir sırrını bir arkadaşına söylese aralarında kalacak sanan masum kitle. Ah be gülüm o bilgi çoktan onun sırdaşına verildi. Bir söz vardır " iki kişinin bildiği sır değildir".  Zaten mutlu değil misin yaptığını sunmaktan, zaten tanınmak öne çıkmak istemiyor musun. Toplumda bir yerim olsun, bak statüm bu diyerek paylaşmıyor musun o resimleri, bilgileri sanal dünyada. Teknik konulara yazılarımda çok girmiyorum, okuyanlar bilir. Elektronik mühendisliğimden sıyrılıyorum bu durumlarda. Bu konuda yeterince teknik yorum yapan bilişim sektörünün emekçileri var zaten etrafta. Yani, girmeyeceğim herkesin dijital ayak izi mevzuuna, benim derdim daha çok topluma etkileri de bir yazı için uzun olacak. Ebeveyn olmanın yarattığı sancı zaten beni rahatsız ediyor bu konuda. Ancak kişisel düşünselimde, dürüst olalım birbirmize diyorum. Biz de seviyoruz insanların bizi izlemesini ademoğlu olarak.



Ya sen dev şirketlerin zengin patronu, sanal dünyanın özenilen zatı ne değişti ilişkimizde.  Baştan sizin verileri koruyacağım ama sen de bana bilgilerine erişim izni ver demedin mi bizlere, ben mi hafızamı sanalda bıraktım. Hani biz koşulları kabul ettik de sen niye etmedin demeyelim mi sana. Biz sana güvendik sarı çocuk, sen o güveni de paraya çevirmedin mi hem de mahremiyetimizi kullanarak. Parasında değil gözümüz de, kendimizi biraz aldatılmış hissediyoruz. Bizler biraz da duygusalız. Tamam bu aldatılmanın dedikodu kısmını sevdik de, seni de sevmiştik be. Neden oynadın bizimle. Sen bize dünya sundun, bu dünyada ihanet mi olmalıydı. Ticari ahlakın sınırları nedir, güç bunu ne kadar zedeler. Sen iş hayatında da sınıfta kaldın an itibariyle. İnsan elindeki güce razı gelmiyor, daha da güçlenmek istiyor değil mi. Ah bu ego, neleri yıkıyor insanın yaşamında Belki de güç sadece para değil, başka menfaatler var. Siyaset kendi içerisinde oyun değil mi zaten, illüzyon. Seni belli ki çekmiş içine. Belki sen de sonucunu önceden kestiremediğin bir oyuna razı oldun, belki de oyun devam ediyor, bilinmez. Tarih her şeyi döker yıllar geçtikçe, olgunlaşması lazım biraz daha, sözler eskimeli biraz. Biz sanalda olacağız reelden daha da çok zaman çalarak, bekleriz.

Bundan sonra ne olacak, biz paylaşmaya devam edeceğiz, sevdik bu sanal yaşamı. İnanmak, mahremiyete inanmak istiyoruz. İnsan inanmak istediğini yaşar, yaşadığını değil.


Bu sabah da paylaşırken yazıyı, mahremiyetimi yudumluyorum sonu gelmiş kahvemle. Madem kahvem bitti, sonu geldi demek yazının, zorlamamak lazım artık.  Sosyal medya ve ebeveyn olmak konusu başka bir fincana kaldı.

Yorumlar

  1. Aslında bu kalabalık ortamda mahremiyetini ortaya serip de gündeme oturan kimse var mı konusunda tereddütlüyüm. Kişi ünlüyse, özel yaşamıyla da gündeme gelebilir. Sıradan bireylerin böyle bir şansının olduğunu düşünmüyorum. Kaldı ki bu yoğunlukta ancak harcanır insanlar. Paylaşım adına teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gelişen yapıda, aslında hiç ünlü olmayan, hatta ünlü olması için bir sebep yokken bile biri gündeme oturabiliyor. Kimi zaman bir paylaşım kimi zaman bir video ya da televizyonlardaki programlar bunu sağlayabiliyor. Harcanmak konusunda ben de sizinle aynı paralelde düşünüyorum. Harcanan yaşamlar kalıyor geriye. Çok teşekkür ederim.

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar