Durban / Güney Afrika-1-

Yolculuğun bitmeyen sıkıcı halleri. Uyuyorum, uyanıyorum bitmiyor. Yahu bu şarap ne zaman bitti, neyse yenisini isteriz. En çok da biletimi acil çıkış kapısından alabildiğime seviniyorum. Haritaya bakınca anlıyorum ki dünyanın dibine gidiyorum. İş seyahati nedeniyle Güney Afrika yolundayım. Daha önce hiç gitmedim Afrikaya, benim için ilk deneyim olacak. Araştırmaya fazla fırsatım da olmadı, biraz da süpriz olacak. Zaman yokluğundan diyelim benim için daha da iyi oldu bu bilinmezlik, esrarengiz durumları seviyorum.


Turuncu bölge ile tasvir edilen güzel ülkemden yeşil alana uçuyorum. Evden çıkp otel odasına yerleşmem tam yirmi saati buluyor. Oda muhteşem, gayet temiz ve büyük. Çok yorgunum, kendimi yatağa atıyorum, biraz da bilinçsizce. 

Durban, Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Hint Okyanusu kıyısında ülkenin ikinci büyük şehri. Sörf cenneti olarak bilinir. Zulu kabilesinin başkentidir. İlginç bir bilgi Güney Afrika'nın 3 başkenti, 11 resmi dili ve 5 dilde resmi marşı varmış. Havalimanı Zulu kabilesi liderini ismini taşıyor. Ülke için Nelson Mandela kurtarıcı olarak görülüyor. Paralarında Nelson Mandela' nın resmi var. Ülkenin para birimi ZAR olarak isimlendiriliyor. Türkiye' den giderken bulmanız biraz zor. Yanınıza dolar alıp, havalimanında lokal para kuruyla değiştirebilirsiniz türünde yararlı bilgiler vereyim. Yazıyı okuyup, bilet alacaklar olur mu, kısa bilgi iyidir, çok da uzatmayayım, günlük hayata döneyim. 


Paralarının arka detayı çok ilginç, değişik hayvan figürlerinden oluşuyor. Bu bile ülkedeki hayvanların çeşitliliği ve onlara verilen önemi gözler önüne seriyor. Bizim kuru bulmak için onların para birimini beşe bölüyorsun desem fikir verir mi size. Ne bileyim, diyemedim işte, çok gibi görünen para aslında oldukça az. Resimde 130 görünüyor ya, bu aslında yaklaşık 25 lira desem daha anlaşılır olur.


Nerde kalmıştık, ben uyuyordum. Kapı çalıyor, yokum diyorum anadilimde. Tabii ki karşı taraf anlamıyor ve kapıyı açmamda ısrarcı. Housekeeper temizlik için gelmiş, sırası mı ya, uyuyacaktım. Neyse uyandık artık, oda da temiz, gerek olmadığını söyleyip teşekkür ediyorum, rahatsız etmeyin yazısını asmazsan kapıya, uyandırırlar böyle diyorum kendi kendime. Gün henüz kararmamış ya da aydınlaşmış, o kadar sersemim ki sabah mı akşam mı bilmiyorum. Şu anda çok da önemi yok. Uykum bölündü ya bir kere ne kadar yorgun olsam da uyuyamıyorum. Pencereden dışarıya bakıyorum.


Otelin otoparkına bakıyor pencerem. Manzara gayet güzel, ilk izlenimlerim olumlu. Şehir temiz, düzenli. Afrika algım değişmeye başladı bile. Deniz manzarası güzel bir tablo oluşturuyor yeşil ile. Bu tabloda aradaki yüksek binalar bile rahatsız etmiyor. Bir süre manzarayı izliyorum. Otelin hemen altında KFC var, karnım acıktığında en hızlı ulaşacağım mekan da belli oldu. Televizyonu açıyorum, kanalları geziyorum. Spor kanallarının neredeyse hepsinde cricket var. Ben bu sporla ilk kez Pakistan ziyaretimde tanışmıştım. Tarihinde bir kez bile olsa İngiliz sömürgesine girmiş ülkelerin en sevdiği, hatta başarılı da oldukları bu spor dalına geçen sefer çok ısınamamıştım. Bundan sonra da çok seveceğimi sanmıyorum doğrusu. Ben biraz daha futbol, basketbol tarzı sporları seviyorum. Bu sporda nasıl sayı alınıyor hala tam olarak anlayamadım.

Bu arada zihnimdeki oyunu çözdüm, evet sabah olmuş. Az uyudum sanarken hiç de az uyumadığımı farkettim. Karnımın acıkmasından da anladığım üzere kahvaltıya inme zamanı geldi. Bakalım Güney Afrika yemekleri ile ilişkimiz nasıl başlayacak.





Kahvaltı çok zengin, sıcak-soğuk alternatifiniz çok fazla öncelikle. Omlet içerik olarak çok malzemeli olmasa da bulduğuma sevindiğim bir kahvaltılık oldu. Çay ve süt ile bir İngiliz geleneği ile daha karşılaşıyorsunuz. Ben kahveyi tercih ettim. Garsonlar inanılmaz kibar ve yardımcı oluyorlar. Eski sömürge devletlerinin sahip olduğu geçmişten gelen miras hizmet sektöründe çok başarılı olmaları. Karnımı gerçekten çok iyi doyurdum, başlangıçtan anladığım, yemeklerle iyi anlaşacağım. Artık beni alacak aracı beklemeye hazırım, lobiye gidip kahve içip, bir kaç yerel dergiye göz atıyorum. Biraz merak,  biraz da kültürü tanıma isteği. Onbeş gün kalacağım bu büyük ülkede. İlk izlenimlerim pozitif.



Lobide beklerken bu heykel ilgimi çekiyor. Gerçekten de hizmet konusunda çok kibar ülke insanı. Ben de birlikte hatıra fotoğrafı çektirmek istedim. Bir başka dikkat çekici obje de, bulunduğum Durban şehri 2022 yılında milletler topluluğu oyunlarına adaydı ve bununla ilgili afişler lobiyi süslüyordu. Zira otelde bu konu ile ilgili toplantılar yapılıyordu. Sonuçlandı mı bilmiyorum, bak merak ettim şimdi.
                      
Aracım geldi. Şoförüm Hint asıllı. Ülkede çok fazla Hintli olduğunu sohbetimizde öğreniyorum. Hintliler İngilizlerden kaçarak Afrikaya yerleşmişler. Çok fazla sayıda olan bu mültecilere aynı soyad verilmiş. Çoğu Hintlinin soyadı aynıymış, bu da ilgimi çeken bir detay oldu. Hani Game of Thrones dizisinde Snow soyadı var, onunla benzer durum yani. Kimliklendiremedikleri herkese aynı soyadını vermişler.


Yola koyulduk, Afrika sokaklarında macera resmen başladı. İzmir' i andırıyor bu haliyle. Yoksa benim isteğim İzmir' i hatırlatması mı. Neticede gayet güzel bu bölge. Büyük bir alışveriş merkezi var bu bölgede ve çok sayıda otel var bu civarda. Durban' a gelenlerin tercihi bu bölgede konaklamak. Bölge daha çok alışveriş merkezinin ismiyle anılıyor, Gateway.

Çevrede kahve alabileceğim yer var mı diye bakınıyorum. Neyse işi dönüşü güzel bir keşif yaparım bu civarda, kahvesiz olmaz.


Yorumlar

Popüler Yayınlar