Sığacık

Soğuktu, kardı derken bir İzmir' li için yeterince sert bir kış geçiyor. Hatta İzmir' linin kara yoğun ilgisi yazın Çeşme' ye gelecek İstanbullular tarafından epey bir sosyal medya malzemesi de oldu. Biz İzmirliler montu atar atmaz şorta geçeriz bilenler bilir. İçimiz sıcaktır bizim, güneş de güldü mü biraz değmeyin keyfimize. Keyfimize düşkünlüğümüz de bilinir herkesçe. Pazar günleri en çok kahvaltıyı severim. Gevrek, boyoz olmazsa kahvaltı değildir zaten o. Ben de sömestr tatili yapıyorum oğlumla beraber bu hafta ya, pazar günü keyifle kalktım uykum bitince. Sabah kahvaltı alışverişine çıkınca, malum boyoz alınacak, gevrek alınacak, güneşi gördüm. Çok uzaklardan gelen bir ahbap gibi kucaklaştım adeta güneşle, bir mesaj verir gibiydi. Anladım ki evde oturulmaz bu bahara merhabadan sonra. Malum burası İzmir; kızı deniz, denizi kız kokar bu şehrin. 

Yüreğimizin götürdüğü yer Sığacık oldu. Sığacık bir televizyon dizisiyle popüler olmuştu yıllar önce. Kavak Yelleri dizisinin etkisini yer yer görüyorsun mekan isimlerinde. 



Limanda tekneler yazın o hareketli günlerine gönderme yaparcasına güneşleniyorlardı. Belli ki mavi de özlemişti ısınmayı. Bir de meraklı gözlerle insanlara bakıyorlardı, son zamanlarda bu kadar insanı bir arada görmemişlerdi. Bir an heyecanlandıklarını hissettim. Bıraksalar açılacaklardı maviliğin derin kollarına, durun çocuklar daha yaz gelmedi, bahara bir kısa merhaba bu. Asıl vuslata biraz daha yatcaz, kalkçaz arkadaşlar.




Rüzgar gülleri sesleniyor yükseklerden. Onlar da neşeli, ancak biraz daha durağanlar. yorulmuşlar gibi.  Adeta semazenler gibi gökten alıyorlar maviliği yeryüzüne iletiyorlar. Bugünün assolisti güneş, ısıtıyor her şeyi, samimiyetin ve güler yüzün  temellerini oluşturduğu güzel şehirde. Bizim şehrimizin her köşesi ayrı sıcaktır, hiç tanımadığın insanın günaydın demesiyle başlar gün, tanımadığın başka bir insanın iyi akşamlar demesiyle biter. Gülümsemeyi bilenlerin şehridir burası.


Balıkçı tekneleri dönmüşler sabah ziyaretinden. Amcam nevaleyi yaymış. Balığı, domatı, soğanı ve olmazsa balığı ağlatacak bir duble rakısı. Tekne sallanıyor, balığın kokusu geliyor anasona eşlik ederek. Güneş ısıtıyor amcamı, keyfi yerinde, en sevdiğinin kollarında bir o yana bir bu yana. Bir ana şefkatinin çocuğunu beşiğinde sallamasıdır, denizin dalgalarında süzülmek bir deniz adamı için. 


Sokak müzisyenlerine ayrı bir saygı duyarım. Hem sevdiğin işi yapacaksın mekansız, hem tanımadığın onlarca dinleyicin olacak,  hem de yaşama sevinci verdiğini hissedeceksin insanların gözlerinde. Önündeki kılıfa düşen metal sesi tüm bu hazların yanında sadece günlük ihtiyacın içindir. Bir süre dinledim, huzurun kokusunu aldım ya,  doyasıya çekiyorum içime.


Resim bir tablo gibi, eksik parça da tamamlamış puzzle gibi. İzmir olur da buzlu badem olmaz mı, bir de yanına ceviz eşlik ederse bayram olur, bayram. Çocukluğumdan beri çok hayranımdır bu tabloya. Bilmiyorum başka bir şehirde yapılır mı bu resim, ama bizim yazlarımızın süsüdür.


Pazar günü kalkıp Sığacık' a geleceksin ve pazara uğramayacaksın hain derler adama. İhanettir bu gittiğin yere, eğer o yer Sığacıksa. İzdiham kalabalık bu resme yansımasa da hazırlıklı olman gereken bir gerçek. Haftada sadece bir kere pazar günü kurulan bir pazar için çok da şaşılacak bir durum olmasa gerek.



Ne yalan söyleyeyim, sarmaya doydum. Onlarca tezgah ve her birinde tatmanı isteyen emek sahibi insanlar. Ben de kırar mıyım hiç, kaç porsiyon sarmayı tattım bilmiyorum, ama epey bir olmuştu. Ee biraz da tatlı derken, çiğ köfte uzatan ablayı kıramadım. Pazar sonuna geldiğimde sarma uzmanı olmuştum. Bu toprak kapta pişmiş, bunun yaprağı daha taze. 




Gerçi deniz kenarında balık ekmek yemeden geri dönmeye niyetim de yoktu. Denizi seyrederek ağır ağır yiyeceksin balığı. Yediğin balığa saygın olacak önce, sonra da onu büyüten mavi anaya. Tüm gereklerini yerine getirerek gönül rahatlığıyla ayrıldım Sığacık' tan. Yaza daha uzun oturmaya hatta kalmaya da geliriz. Bence gitmediysen daha, tanışmadıysan emektar teyzelerle henüz,  bir güneşi de sen kollamalısın.

Kahve iyi geldi valla, ne yalan söyleyeyim.






Yorumlar

Popüler Yayınlar