Birinci Günün Şafağı-Mert
Yine Mert'in kaleminden bir yazıyla birlikteyiz. İlk yazısı İris' in Maskesi ' ne ilginiz ve yorumlarınız hem beni, hem de Mert' i çok mutlu etti ve gururlandırdı. Bu yazıyla birlikte , Mert'in artık kendi blog sayfasını açtığını ve yazılarını oradan yayınlayacağını ve takip etmenizden mutluluk duyacağını belirtmek isterim. Mert' in yazılarına ulaşmak için link adresine buradan tıklayarak, ayrıca bu yazının sonunda yer alacak link adresinden de ulaşabilirsiniz. Umarım bu yazısını da keyifle okursunuz diyorum.
Birinci Günün Şafağı
Yuki akşamı eski fabrikaların çıkışında geçirmişti. Şafak vaktiydi, gezegenin çekirdeği fazla sıcak olduğu ve eridiği için soğuk olan bir yıldız vardı. Yıldız kristalden yapılmıştı. İsmi Elmas Yıldız’dı. Üç boyutlu bir pentagon idi. Gezegen yıldızı etrafında hareket etmiyordu, onun yerine kendi etrafında dönüyordu. Gezegen hakkında yeterince düşünen Yuki ayağa kalktı ve çitin üzerinden atlayarak ilerlemeye başladı.Şehrin girişi Demirden yapılmaydı ve bir hapishane kapısı gibiydi. Kapının önünde ise iki polis robot üniteleri vardı. Girişe yaklaşırken polislerin daha agresif olduğunu fark etti. “O maskeyi nerden buldun, çocuk?!” dedi soldaki, küp şeklinde, tek gözü olan, dört çubuktan oluşan ayakları olan ve iki eli yerine de kıskaç olan robot. Kırmızı gözleri parlamaya başladı, lazer ateş etmeye hazırlanıyordu. Bundan korkan Yuki yavaşça geri çekildi ve tekrardan fabrikalara döndü. Bir hurdanın yanına oturdu ve yere baktı. Birkaç dakika sonra yine yürüme sesleri duydu. Yanına tekrardan maskeci gelmişti. “Daha potansiyelini bilmiyorsun, çocuk.” dedi. “Beni takip et”
Yaklaşık iki saat yürüdükten sonra bir fabrikaya girdi. “Burada MRT, yani basit asker ünitelerini eğitirdik” dedi. “Artık burası senin için bir oyun alanı” dedi ve eliyle gösterdi. Havada iple tavana bağlı bükülmüş demirden yapılan yüzükler vardı. Birkaç tane kumaştan yapılma korkuluk vardı. “Öncelikle maskeyi kontrol etmelisin.” dedi. “İlk başta enerji kablolarını çıkarmayı dene” dedi. Bileklerini gösterdi. “İşte buradan çıkacak” dedi. Birkaç konsantre denemeleri ve salakça seslerden sonra Yuki iki tane enerji kablosu çıkarttı. Enerji bir robottaki tüm projecton’un dengesini bozabilirdi. Onları kısa devreye sokabilir ya da öldürebilirdi. “Korkulukların üzerinde dene, çocuk” dedi ve çekildi. Yuki kırbaçmış gibi kullandı kabloları ama yeterince güçlü vuramadı. “Tüm vücudunu kullanarak daha güçlü vurmayı dene!” dedi maskeci ve bir poz yaptı. Yuki aynı pozu deneyerek yaptı ve korkuluğu devirdi. “Öğreniyorsun” dedi maskeci, sanki sakallarıyla oynarmış gibi bir hareket yaptı. “Şimdi ayaklarından yuvarlak bir şekilde yayılan bir enerji dalgası yapmayı dene” dedi. Daha çok geriişlemci sesler yaptıktan sonra becerdi. Her ayağını yere vurduğunda daha da güçleniyordu dalgalar. Etrafındaki tüm korkulukların çubuklarını eritti ve devirdi. “Şimdi son ve en zoruna geldik...” diye konuşmaya başladı maskeci. “...uçmak” diye devam etti. “Kendini boşluğa bırak. Bırak da maske senin vücuduna hava basıncı yapsın.” dedi. Yuki yavaşça kendisini arkaya doğru bıraktı ve bir anda havada yattığını fark etti. Bu onun için şaşırtıcıydı. Bugüne kadar böyle bir sihir görmemişti. Mucizeviydi! Hareket etmeye çalıştığında daha zor olduğunu fark etti. “Petrolde yüzermiş gibi yap!” diye bağırdı maskeci. Yuki yüzme hareketleri yaptı ve o yöne doğru yönelmeye başladı. Tüm yuvarlakların içinden geçti. Her seferinde daha da kolay gelmişti. Yukarıdan aşağı baktığında her şeyi görebiliyordu. Eski püskü MRT ünitelerinin yapıldığı yer ve petrol konulduğu yer gibi. Her şey eski idi veya bozuktu. Aşağıya yavaşça indi. “Mükemmeldin, aferin!” dedi maskeci alkışlayarak. “Bunları merkeze girmek için kullanacaksın” dedi maskeci merkezi göstererek. “İçeri girdiğinde benim için kapıları açarsın tabii.” diye devam etti.
Birkaç saat daha eğitimden sonra hazırlardı.Yuki merkeze doğru koşmaya başladı ve üç kere zıplayıp uçmaya başladı. Gizlice ilk bulduğu evin çatısına indi. Şanslıydı, normalde Robotium’da gökdelenler olurdu. Neyseki merkezin etrafı kısa evlerle çevriliydi. Uçtuğu hızdan dolayı çıkan rüzgar sesi kapıdaki polisleri şüphelendirmişti. Çatıya baktıklarında Yuki saklanmayı becermişti. Yuki boş bir sokağa atladı ve kapıya doğru yavaşça yürüdü. Kapıya geldiğinde sessizce iki polisi de enerji kablolarını kullanarak yere yatırdı. Maskeci koşarak yanına geldi. “Gerçekten ölmediler, değil mi?” diye sordu Yuki kırgın bir ses ile. “Teknik olarak hayır.” dedi maskeci. “Zaten ne fark ederdi ki? Sana kötü davrandılar bu sadece karma!” dedi maskeci ve içeri doğru yürümeye başladı. Yuki yerdeki hareketsiz cesetlere baktı. Bir süre daha baktıktan sonra yumruğunu sıktı ve maskeciyi takip etmeye başladı.
Camın önünde durdu Pontos. Gezegenin ve halkının yaratıcısı idi. Vücudu bir dikdörtgen şeklindeydi. Kolları plastik borulardan yapılmaydı. Kafası, üstü geniş olan bir silindir gibiydi. Yüzünde hiçbir zaman silinmeyen bir gülümseme vardı. Uzun bir burnu ve iki gözü vardı. Kafasının üzerinde iki anten ve bir de iğne vardı. Sanki sahte bir uzaylı kostümü giyiyormuş gibiydi. Aşağıya, geniş üçgen camdan, kendisinden eminmiş gibi bakıyordu. Onca savaş ve ihanet onu sarsmamıştı sanki. Arkasından kapı açıldı.İçeri bir robot girdi. Daha çok tekerlekli ayaklı taburenin üzerinde turan bir monitör. Monitörün üzerinde mavi bir göz sembolü vardı. “Efendim bunu görmeniz lazım!” diye bağırdı panikle. Pontos yavaşça ona doğru döndü. “Boş bir konu olmasın yeter.” dedi durgun bir sesle Pontos. Arkasındaki STUDIO türü robot ekranında bir maskenin fotoğrafını açtı. “İRİS’in maskesi sokaklarda bir çocuk ile geziyor!” diye panikle bağırdı robot. Pontos’un gözbebekleri bir an korkudan küçüldü, ama o korkusunu belirtmedi. “Çabuk en az beş tane MRT Basit Asker ünitesi gönderin.” diye emir verdi sakinleşmeye çalışan bir sesle Pontos.
Yuki ve maskeci şehrin merkezine gelmişlerdi. “Sanırım kimse bizi fark etmedi!” dedi Yuki mutlu bir sesle. Bir anda yukarıdan uçan arabalar yere indi. Her arabanın içinden dört tane MRT Basit Asker ünitesi çıktı. Dikdörtgen vücutları ve kafaları vardı. Kolları ve bacakları plastik borudan yapılmaydı. Botları vardı, aktif edildiklerinde hızlı bir şekilde koşabiliyorlardı. Vücutlarında kutular vardı. Bazılarının rengi farklıydı. Kırmızı saldırı silahları olduğunu, mavi koruma silahlarının olduğunu ve yeşil de yardım aletleri olduğunu gösteriyordu. Ağızları surat asıyorlarmış gibiydi. Göz bebekleri bir artı işareti gibiydi. Kaşlarının hareket etmesi için kaşlarının arkasında bir ray sistemi vardı. Aralarından kırmızı vücut ve gözlü olan eline bir megafon aldı ve konuşmaya başladı. “Çocuk, iyi MRT mi yoksa kötü MRT olarak mı davranmamı istiyorsun?” diye sordu. “İyi MRT lütfen.” dedi Yuki. “O zaman maskeyi ver!” diye bağırdı MRT. Yuki maskeyi çıkarmaya çalıştı ama çıkaramadı. Maskeci somurtma sesleri çıkartıyordu. “Yuki beni tut, havaya uç ve beni şu cama doğru at.” dedi sessizce ve Pontos’un durduğu camı gösterdi. Yuki bir an havaya uçtu ve maskeciyi cama attı. Yere indiğinde tüm MRT ünitelerinin kalkanları, kılıçları ve silahları çıkarılmış durumdaydı.
Maskeci camı kırarak içeri girdi. Pontos önünden çekilmişti. “Sen, sen de kimsin!” dedi Pontos. “Kendini tanıt, robot!” diye bağırdı Pontos. “Tahmin et.” dedi maskeci yaklaşırken ona. Pontos, maskecinin vücudundaki üzerinde kalp şekli olan kutuyu fark etti. “Olamaz” dedi şaşırmış bir şekilde. “Ama öyle, baba…” dedi maskeci. Maskesini tuttu ve yere attı. Yüzünün yarısı yoktu. Geriye kalan kısmında gülümseme vardı. Gözü sarı renkteydi. Azıcık da mor, metal saçı kalmıştı. “Admin!” diye bağırdı Pontos. “...tekrardan birlikteyiz, baba!” diye bağırdı Admin. Pontos’a yaklaşmaya başladı...
Ben kahvemi yudumlarken keyifle okudum, umarım siz de beğenmişsinizdir. Mert' in yazıları ilginizi çekiyorsa link adresini aşağıdadır, takibe alabilirsiniz.
Mert'in hayal gücüne hayran olmamak imkânsız. Bir bilim kurgu yazarı yetişiyor. Böyle bir evladınız olması ne kadar gurur verici. Şimdi takibe alacağım. Onu ve sizi de kutluyorum :)
YanıtlaSilİlgi ve desteğinize, bu güzel yorumunuza çok teşekkür ederiz.
Silgurur duymakta haklısınız. Umarım aynı şevk ve heyecanla yazmaya devam eder Mert.
YanıtlaSilBu arada , takibe aldım, genç yazarımızı :)
Destek ve yorumunuza çok teşekkür ederim.
SilOoooo, hoşgelmiş Mert yahuuuu:)
YanıtlaSilHoşgeldi, umarım hevesli ve kalıcı olur. Desteğine teşekkür ederim.
SilYine çok başarılı kutlarım:)
YanıtlaSilBunu duymak çok güzel, teşekkürler..
SilHem tebrik ederim hem de hemen takibe almaya gidiyorum. Sevgiler 😊
YanıtlaSilDesteğiniz için çok teşekkür ederiz.
SilÇok gurur duyuyor olmalısınız, bu harika...
YanıtlaSilKesinlikle gurur verici, çok teşekkürler..
Siltebrikler babayı ve oğlu izlemeye alındı
YanıtlaSilDesteğiniz için çok teşekkür ederim.
SilDetaylara hayran oldum, ne kadar yetenekli bir yazar, blogunu takibe aldım :)
YanıtlaSilDestek, ilginize ve güzel yorumunuza teşekkür ederim.
SilYazarlık atölyeleriyle kendini daha da geliştirecektir Mert. İleride ünlü bir bilimkurgu yazarı olur umarım.
YanıtlaSilİnşallah, değerli yorumun için çok teşekkürler..
SilHemen izlemeye aldım. Ne de olsa hayranıyım Mert'in :) Bu yazılar kitapa dönüşecek birgün inanıyorum.
YanıtlaSilNe güzel temenniler, çok mutlu ettiniz bizi.
SilMert devam devam. İleride bilim kurgu dalında başarılı bir yazar olursun inşallah :)
YanıtlaSilGüzel temenni ve yorumunuz için teşekkürler..
SilBen Sevdim güzel tebrikte ederim kendisini.
YanıtlaSilGeleceğin bilim kurgu yazarı..🙂 Kurguyu noterlettirdiniz mi çünkü kurgu bilgi hırsızlarının iştahını kabartacak kadar çok güzel ve harika duruyor..✔ Emek hırsızlarına dikkat etmek gerekiyor..Allah yolunu açık etsin diyelim,emeğinize sağlık..✔😊
YanıtlaSilDestek, ilginiz, tavsiyeniz ve güzel yorumunuz için teşekkür ederim. Haklsınız, günümüzde en sık karşılaşılan emek hırsızlığıdır.
SilHikaye güzel gidiyor ama gene ufak bir eleştirim olacak, robotlar biraz basite kaçmamış mı? Vücudu dikdörtgen, yada silindir elleri boru gibi ifadeler bu kadar gelişmiş bir robot topluluğu için tezatlık oluşturmuyor mu? Daha komplike ve karmaşık robotların tasir edilmesini beklerdim.
YanıtlaSilEleştiriniz için teşekkürler, yolun henüz çok başında ve keyif alıyor. Elbette yazı yazmaya devam ettikçe, umarım yarıda bırakmaz, olgunlaşacaktır tasvirleri. Bu keyfini daha profesyonel yapıya taşımaya karar verirse, tekniklerini geliştirecektir.
SilMert'in hayal gücü müthiş yine çok sevdim 😊Ayrıca blog dünyasına da hoş geldi aramıza :)
YanıtlaSilDesteğiniz ve güzel yorumunuz için teşekkürler..
SilHayırlı, uğurlu olsun, hayal gücü gayet geniş ve hakikaten iyi bir bilimkurgu yazarı olma yolunda ilerliyor. Ertuğrul bey arkadaşıma da katılıyorum noterden tastik ettirsin veya kendi kendisine e-posta olarak hikayesini göndersin ama asla açmasın e-postayı. :) ikincisi bedava, ilki biraz pahalı...
YanıtlaSilDestek ve tavsiyeleriniz için çok teşekkür ederiz. sizden bu yorumu duymak çok güzel. Bu konuya dikkat edeceğiz.
SilVaaay... Tebrik ediyorum Mert' i... Bence çok başarılı olacak ve tabi ki takipteyim Mert ;)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederiz, inşallah ben de inanıyorum.
SilMert'i gönülden tebrik ediyorum.Genç arkadaşlarımıza destek vermenin önemli olduğunu düşünüyorum.Tabi ki takibe aldım Mert'i :)
YanıtlaSilDestek ve güzel yorumunuz için çok teşekkürler..
SilBu çocuklar bir şahane ♥
YanıtlaSilÇok güzel kurgulamış... Bu tazrz benim ilgimin dışında olmasına rağmen merak ederek okudum...
Kendisini tebrik ettiğimi söyler misin lütfen...
Yorumunuz bizi mutlu etti, beğendiğinize sevindik. Teşekkürler..
SilMert'i takibe aldım hemen. Bilim kurgu ilgimi çekmese de sonuna kadar okudum. Hayal gücü çok iyi :)
YanıtlaSilİlgi ve desteğiniz için çok teşekkür ederim.
SilÇocuklarımızın böyle güzel yazılar yazması ne kadar çok mutluluk veriyor.Benim oğlum da blogumuz için teknoloji konularında yazmıştı.Mert'in hayal gücüne bayıldım.Başarılar diliyor ve takibe alıyorum.
YanıtlaSilGüzel yorumunuz, ilgi ve desteğiniz için çok teşekkür ederim.
SilHarika bir yazı ve hayal gücü. Gelişerek devam etsin dilerim. :)
YanıtlaSilDestekleyici yorumunuz için teşekkür ederim.
SilMert'in bloğuna da yazdığım gibi; bilim kurgu yazan bir bloggerla ilk kez karşılaştım. Heyecan verici bu :) Tebrikler, genç bir yetenek yetiştiriyorsunuz.
YanıtlaSilDesteğini ve güzel sözleriniz için çok teşekkür ederiz. Umarım hayatında hep onu mutlu edecek olanı yapar.
SilBilim kurgu yazarları ülkemizde çok fazla değil maalesef. Destek olmak gerekir diye düşünüyorum. Sizin sayenizde takibe alacağım bloğu. Teşekkürler paylaşım için. :)
YanıtlaSilGüzel yorumunuz, ilgi ve desteğinize çok teşekkür ederiz. Ben de ileride bu alanda iyi işler yapacağına inanıyorum.
SilRobotlar beni çok ürkütüyor. Sanki sonumuz olacak gibi :)
YanıtlaSilHikaye çok güzel olmuş. tebrikler
Aynı zamanda da çok sevimliler. Merak etmeyin insanın zekası onlara yenilmez:)) Çok teşekkürler..
SilÇok teşekkür ederim, ben de bu güzel paylaşım grubunun içinde olmaktan mutluluk duyarım.
YanıtlaSil